Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, KPSS soruşturmasıyla ilgili ön incelemenin tamamlandığını ve dosyanın savcılığa verildiğini belirterek, “Soru benzerliği konusu ortaya çıktıktan sonra ÖSYM yönetiminin süreci yönetme şekliyle alakalı bazı sıkıntılar var. Bundan sonrası savcılığın işi” dedi.
Özvar, Hacettepe Üniversitesi Beyaz Ev’de medya kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle bir araya geldi.
Yükseköğretime ilişkin değerlendirmelerde bulunan ve soruları yanıtlayan Özvar, hedeflerinin, yükseköğretime erişimin önündeki her türlü engeli kaldırmak olduğunu söyledi.
Özvar, yükseköğretime erişmek isteyen bütün gençlere yeterli kontenjan sağlanması gerektiğini düşünerek geçen yıl Yükseköğretim Kurumları Sınavı’nda baraj uygulamasını kaldırdıklarını hatırlatarak, geçen yıl baraj konusunda kendilerini eleştirenlerin bu yıl başlarını kuma gömdüğünü ifade etti.
Türkiye’nin yükseköğretim mezunların bakımından halen OECD ortalamasının altında olduğuna işaret eden Özvar, devletin yükseköğretimde 1 milyon civarında bir kontenjan ortaya koyduğunu, bunun 300-350 bininin örgün lisans, geri kalanının ön lisans ve açıköğretim kontenjanları olduğunu belirtti.
Bu yıl 3 milyon 243 bin adayın sınava girdiğini ifade eden Özvar, örgün lisansa yerleşenlerin oranının sınava girenlerin yüzde 10’u civarında olduğuna söyledi.
“Aday sayısı 4,5 milyona çıkarsa şaşırmayın”
Özvar, baraj kaldırılmadan önce adayların yüzde 70-75’inin 140-180 aralığında puan aldıklarını, kontenjanı dolduracak öğrenci sayısının ise kontenjandan az olduğunu kaydetti.
Yarışın önünü açmak için kontenjanı kaldırdıklarını anlatan Özvar, “Gelin bunu baraj sınavı olmaktan çıkaralım, puan üstünlüğü sınavına dönüştürelim dedik. Bu yıl bütün üniversitelerin programlarında sıralamalar yukarı çıktı. Baraj engeli olmayınca çocuklara ‘koşun’ diyoruz. Baraj uygulanmaması kuralı devam edecek. Puanlar ve sıramalar daha da yükselecek. Yükseköğretime talep büyüyerek gidiyor. Aday sayısı 4,5 milyona çıkarsa şaşırmayın” değerlendirmesinde bulundu.
Üniversitelerin meslek kapısı değil çağdaş vatandaş yetiştiren, bilgi, beceri ve yetkinlikle donatan müesseseler olduğuna vurgu yapan Özvar, Türkiye’deki 208 üniversiteyi birbirinden farklılaştırma gayreti içinde olduklarını anlattı.
Rekabetin farklılıklarla beraber gelişeceğine ve üniversite kapasitelerinde iyileşmeler yaşanacağına inandıklarını kaydeden Özvar, bu doğrultudaki çalışmaların kapsamında akademik çıktıların yakından takip edildiğini dile getirdi.
Özvar, 2021 yılının son çeyreği itibarıyla lise mezunları için yüzde 53,5 düzeyinde olan iş gücüne katılım oranının, yükseköğretim mezunlarında yüzde 77,3 olduğunu vurgulayarak, doktora yapanlarda bu oranın yüzde 90-92 civarında olduğunu ifade etti. Özvar, doktoralı sayısının Avrupa ülkelerine göre yetersiz olduğunu aktardı.
”Bundan sonrası savcılığın işi”
2022-Kamu Personel Seçme Sınavına (KPSS) yönelik soruşturmaya ilişkin soru üzerine Özvar, şunları söyledi:
“Ön incelemeyi yaptık ve savcılığa verdik. Sınavın kendisinden ziyade idari süreçlerle alakalı sıkıntılar var. Yönetsel bakımdan, soru benzerliği konusu ortaya çıktıktan sonra ÖSYM yönetiminin ondan sonraki süreci yönetme şekliyle alakalı bazı sıkıntılar var. Bundan sonrası savcılığın işi. Bizim işin arka planını öğrenebilecek idari ve hukuki yetkimiz yok. Bizim sadece ön inceleme yapma yetkimiz var.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, akademik yıl açılışında Yükseköğretim Kurulunun yeniden şekillendirilmesi üzerine açıklamaları olduğunu hatırlatan Özvar, “YÖK’ün kuruluşunun üzerinden 41 sene geçti. Bu süre içinde Türkiye nereden nereye geldi. Pek çok kurum reforme edildi ve Türkiye’nin ekonomik gelişmesine, temposuna ayak uyduracak şekle sokuldu. İşte bu yeni dönemde Yükseköğretim Kurulunun, Türkiye’nin uluslararası vizyonuna daha büyük katkı verecek şekilde reorganizasyonuna ihtiyaç var.” dedi.
“YÖK’e yeni yetkiler değil yeni bir yapılanma”
YÖK kurulduğunda Türkiye’de 25-26 üniversite olduğunu, şu anda 200 üniversiteyi aştıklarını dile getiren Özvar, 200-300 bin civarında olan öğrenci sayısının 8 milyona yaklaştığını ifade etti.
Yükseköğretimin daha etkin yönetiminin önemine vurgu yapan Özvar, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Önümüzdeki 20 sene içinde Türkiye’nin en etkili yumuşak gücünden biri, yükseköğretim kurumları olacaktır. Şimdiden buna hazırlanamazsak çok büyük bir güç kaybımız olacak. Burada tartışma YÖK’e yeni yetkiler değil. Mevcut iş yükünü çok daha etkin şekilde yürütebilecek bir yapılanma. Bunu bir silkinme, bir reform hareketi biçiminde vurguluyoruz. Bu tabii siyasilerin karar verebileceği bir iş. Akademik özerklik konusunun içeriği çok iyi doldurulmalı. Ben bundan hocayken şunu anlardım. Benim bir araştırma ajandam var, bu araştırma ajandamı rahatlıkla belirlemem, istediğim konuyu özgürce çalışabilmem lazım. Bu noktada benim üzerime bir baskı geliyorsa, bu bir hocanın özerkliğine yapılacak en büyük müdahale. Hoca olarak istediğim öğrenciye ders verebilmem, istediğim makaleyi yazabilmem lazım, buna kimse müdahale etmemeli. Ama, ‘Ben istediğim adamı buraya alayım, kamu da bana hesap sormasın’, niye, akademik özerklik. Akademik özerklik, akademik, ilmi, bilimsel araştırmalarda tam otonomi sahibi olmakla mümkün. Benim bir hoca olarak istediğim konuda çalışabilmem, bunu rahatlıkla duyurabilmem, yayınlayabilmem lazım. Bu konuda ne rektörün ne YÖK başkanının sansürde bulunmaması lazım. Bilimsel araştırmaların yayınlanmasında engel konulmasına taraftar değiliz. Tek bir kriterimiz var, hakikaten bilimsel araştırma olması lazım.”
“Bekleyen 7 bin denklik başvurusu var”
Denklik konusunda bazı açıklamalar olduğunu, 100 bin kişinin denklik mağduru olduğunun söylendiğini belirten Özvar, bu konuda bir çalışma yaptırdığını kaydetti. Özvar, “19 bin müracaat var. Bekleyen 7 bin civarında başvuru var. Beklemelerin temel sebebi de uluslararası teyitle alakalı. Avrupa ve ABD’nin tanınan alınan üniversitelerinden alınan diplomalarda süreç çok hızlandı ama bazı ülkelerin üniversiteleri için büyükelçiliklerle yazışmalar yapılıyor ve diplomanın sahte olup olmadığı inceleniyor” diye konuştu.
Kayıt yaptırdığı tarihte o üniversitenin denkliği kabul ediliyorsa o öğrencinin bu haktan istifade ettiğini vurgulayan Özvar, Ukrayna üniversiteleriyle ilgili bazı öğrencilerin, orada öğrenci olduklarında dair evrak temininde güçlük çektiğini öğrendiklerini, Dışişleri Bakanlığı üzerinden karşılıklı kolaylıkların sağlanması için çalıştıklarını söyledi.
Bazı ülkelerde parayla kayıt yaptırıp okuyan öğrenciler olduğuna işaret eden Özvar, “Buraya geldiklerinde diplomaların denkliğinde sıkıntılar ortaya çıkabiliyor. Sisteme girip hangi üniversitelerin diplomaları tanınıyor ona bakmak gerekir. Bazı aracı gruplar öğrencileri suistimal ediyorlar. Bunlar vasıtasıyla yurt dışına kayıt yaptırmaktan kaçınsınlar. Burada muazzam bir piyasa var. Bir de FETÖ’nün hakimiyetinde FETÖ’cülerin verdiği diplomalar var Türkiye’nin tanımadığı.” açıklamasında bulundu.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.