Soğuk algınlığı ve gribe karşı vücut direncinizi böyle güçlü tutun

81 0
Kış aylarında vücudumuzun direnci azalıyor ve hastalıklara yatkın hale geliyor. Özellikle soğuk algınlığı ve grip vakaları artıyor. Uzmanlar, bu dönemde soğuk algınlığı ve gribe karşı dengeli ve yeterli beslenmeye özen gösterilmesi gerektiğini belirtiyor. Peki bu süreçte hangi besinler tüketilmeli?

Beslenme ve Diyet Uzmanı Semahat Burcu Sel, soğuk algınlığı veya gribe karşı tüketilmesi gereken besinlerle ilgili önemli bilgiler paylaştı.

Enfeksiyon hastalıklarında genel olarak vücudun enerji gereksinimi artmaktadır. Çünkü ateş bu hastalıklarda sık görülen bir bulgudur. Vücut ısısının 1 derece yükselmesi ise bazal metabolizma hızında %10-12 oranında bir artış getirmektedir. Bu yüzden enerji alımı normalden biraz daha fazla olmalıdır. Ancak aşırı beslenmenin de solunum yükünü artırdığı unutulmamalıdır.

Enerji ihtiyacının karşılanması için; protein, posa, vitamin ve minerallerden zengin bir beslenme programı uygulanmalıdır. Su tüketimi, olası sıvı kaybı nedeniyle 2,5-3 lt. civarında olmalıdır. Özellikle üst solunum yolları enfeksiyonlarında bağışıklık sistemine destek sağlayacak vitamin, mineral ve besinler şunlardır:

C vitamini: En iyi antioksidan vitaminlerden biridir. Eğer C vitamini vitamin formunda değil de besinlerden alınırsa bu gıdalardaki fotokimyasal maddelerden de yararlanılır. Böylece vücuttaki savaşçı hücreler de güçlenir. Gün içinde domates, taze biber, roka, maydanoz, mandalina, greyfurt, portakal, nar, kuşburnu ve kivi gibi C vitamini içeren besinler tüketilmelidir.

Çinko ve selenyum: Bağışıklık sistemi için önemli minerallerdir. Selenyum; deniz ürünleri, et, soğan ve sarımsakta bulunur. Çinko ise kabak çekirdeği başta olmak üzere; çiğ fındık, ceviz, badem gibi yağlı tohumlar, hindi eti, kuzu eti, kuşkonmaz ve mantarda bulunur. Bu minerallerin antioksidan etkisi yüksektir ve vücudun toksinlere karşı savaşan hücrelerini güçlendirirler.

Omega 3 yağ asitleri: Bunlar en değerli yağlardır. Bağışıklık, beyin ve sinir sistemi, psikoloji, kalp-damar sağlığı için olmazsa olmaz bir besin ögesidir. Balıkmevsiminin başlaması ile haftada mutlaka 2 gün balık yenmelidir. Balık omega-3 dışında vücudun üretemediği elzem aminoasitleri de içerir ki bunlar hücrelerin yenilenmesi ve yaşlanmaya karşın gereklidir. Çiğ fındık, ceviz, badem gibi yağlı tohumlar da omega 3 içermektedir.

Beta-karoten: Sarı-turuncu bitkilerde bulunmakta ve en kuvvetli antioksidanlar arasında yer almaktadır. Balkabağı, havuç, ananas, hurma ve kayısı en fazla beta-karoten içeren sebze ve meyvelerdir.

Kuersetin: Turunçgiller, elma, kırmızı üzüm, soğan, çilek, dut, böğürtlen gibi meyveler ve kırmızı soğan gibi besinlerin kabuklarında bulunan bir pigmenttir. Kansere, kalp hastalıklarına karşı koruyucu etkisi vardır. Bağışıklık sistemi ve cilt sağlığı için önemlidir ve güçlü bir antioksidandır.

Prebiyotik besinler: Bağırsak sağlığı bütün vücudu etkilemektedir. Bağırsaklarda ne kadar probiyotik bakteri varsa metabolizma o kadar güçlü olur. Bu bakterileri artırmak için prebiyotik besinler tüketmelidir. Kefir ve probiyotik yoğurt bu bakterilerden zengin besinlerdir. Bunun yanında pancar, muz, pırasa, enginar, sarımsak ve soğan da bu bakterilerin artmasını sağlar. Sarımsak içinde kükürtlü bileşikler yanında A, B1 ve C vitamini de içeren çok faydalı bir besindir. Bu içerikler bağışıklığı kuvvetlendirerek ve hücreleri koruyarak antibiyotik, antiviral, antibakteriyel ve antifungal etki gösterir. Sarımsağın bu etkilerinden yararlanabilmek için bütün olarak değil çiğnenip, ezilerek tüketilmesi gerekmektedir.

Zencefil: Keskin tadı ve aroması ile solunum yollarını açıcı, sindirimi düzenleyici, toksin atıcı, gaz söktürücü ve antiseptik özellikleri vardır. Çorbalarda, taze olarak sebze yemeklerinde ve salatalarda kullanılabilir.

Zerdaçal (Kurkumin): Zerdeçalın antiinflamatuar etkisinin yapılan geniş araştırmalar neticesinde kurkuminden kaynaklandığı belirtilmektedir. İnflamasyon ile ilişkili olan enzimleri düzenlemektedir. İnflamasyon işleyişinin; beyin, kalp – damar, akciğer, metabolik ve otoimmün hastalıklar gibi birçok kronik hastalıkta rolü olduğu bilinmektedir.

Ekinezya: Üst solunum yolu enfeksiyonlarına karşı koruyucu ve tedavi edici etkisi bulunmaktadır. Bağışıklık sisteminin etkinliğini destekler. Son yayınlanan çalışmalara göre ekinezya ürünleri, hem soğuk algınlığına yol açan hem de uçuk virüs gibi virüsleri öldürüp, hem de virüslerin yol açtığı iltihap etkenlerinin miktarını kontrol ederek boğaz ve akciğerlerdeki iltihabın yol açtığı hasarı engellemektedir.10Soğuk algınlığına ilaç gibi gelen besinler

Her besinden yeterli miktarda alınmalı

Yeterli ve dengeli beslenmenin, gün içerisinde her besin grubunun yeterli miktarda alınmasıyla sağlanacağını belirten Beslenme ve Diyet Uzmanı Neşe Ceylan Zengin ise griple mücadelede bağışıklığı güçlendiren ve vücut direncini artırmak için nasıl beslenilmesi gerektiğini anlattı ve önemli önerilerde bulundu.

– Meyveleri posası ile tüketin

Turunçgillerden elma-nar ve kiviye, brokoliden havuç-lahana ve kerevize, kabaktan pırasa-yeşil ve kırmızı bibere, turptan roka-marul-maydanoz-tere gibi yeşilliklere rengarenk beslenmek gerekiyor. Ancak salata ve taze sıkılmış meyve sularını C vitamini kaybını önlemek için hazırladıktan kısa bir süre sonra tüketmek gerekiyor. Meyveleri posası ile tüketmek ise en doğru olanı.

– Balığı fırında ya da buğulama yapın

Kış aylarında bol bol balık tüketilmesinin de çok önemli olduğunu belirten Zengin, balığın kızartma değil fırında ya da buğulama olarak tercih edilmesinin sağlıklı olacağını vurguluyor. Her sabah bir yumurta, kırmızı üzüm çekirdeği, haftada iki gün 2-3 köfte büyüklüğünde kırmızı et, kuru baklagiller, evde mayalanmış yoğurt ya da kefir ile soğan ve sarımsak da çok önemli. Doğal birer antibiyotik olan soğan ve sarımsağı pişirmek yerine çiğ tüketmek gerekiyor. Siz siz olun gün içerisinde birer avuç fındık, badem, ceviz tüketmeyi ihmal etmeyin.

– Sarımsak-limon karışımı

Sarımsak-limon karışımı gribal enfeksiyonu önlemek adına muazzam bir tercihtir. Gece yatmadan önce bir diş sarımsağı küçük parçalar halinde doğrayıp, limon suyuyla yutmak vücut direncini artırarak gribi önler.

– Bakterilere karşı bol su için

Kış aylarında bol sıvı tüketimi özellikle de günde 2 litre su içmek çok önemli. Su, kanın bütün hücrelere yeterli miktarda oksijen taşımasını, vücuttan zararlı maddelerin atılmasını, özellikle kış aylarında hasta eden bakterilerin ve virüslerin etkisiz hale gelmesini sağlıyor. Günlük en az 2 litre su içmek bağışıklık sistemini en iyi hale getirir” derken, kış aylarında susamayı beklemeden su içilmesi şart.

– Kefir ve günde bir kase yoğurt

Bağışıklık sistemini kuvvetlendiren bir diğer etmen de probiyotik besinler. Probiyotikler bağırsak florası için faydalı etkilere sahip olan canlı bakterilerin bileşimi. Bağırsak sistemini destekleyerek hastalık yapan mikroorganizmaların üremesine engel oluyorlar. Sindirimi kolaylaştırmanın yanı sıra ishal ve besin alerjilerinin önlenmesi ve iyileştirilmesinde önemli faydaları var. Diyetisyen Neşe Ceylan Zengin, en önemli probiyotik yiyeceğin yoğurt ve kefir olduğunu belirtiyor. Günde bir kase yoğurt ya da bir bardak kefir, hem çocuklarda hem de erişkinlerde bağışıklık sistemini güçlendiriyor.