Giyim – Kuşam Ve Süslenme

190 0

Trabzon ili tarih boyunca yöreye gelip yerleşen farklı Türk boylarının tabakalaşması, derin vadilerin birbirinden ayırdığı kuzey-güney; doğu-batı istikametlerindeki yerleşimler, bir liman kenti olarak geçiş yolları üzerinde olması gibi sebeplerle zengin bir giyim-kuşam repertuarına sahiptir (Karataş, 2010: 44). İl ve ilçe merkezlerinde modern kıyafetler görülse de iç kesimlerde, yüksek rakımlı köylerde geleneksel kıyafetler kısmen korunmaktadır. Şal dokumaları ile ünlü Şalpazarı’nda halk uzun yıllar evlerindeki el tezgâhlarında dokuma ürettiği için bugün bu yörede hâlâ geleneksel kıyafetler yaygın şekilde görülmektedir.

Geleneksel erkek kıyafetlerinde siyah renk hâkimdir. Erkek kıyafetlerinin başlıcaları başlık, gömlek, yelek, zıpka ve çarıktır. Burada saydığımız kıyafetler içinde sadece gömleğin rengi beyazdır. Kadın kıyafetlerinin başlılacaları ise çeşan/keşan, çember, fistan, peştamal, yelek, kuşak, çorap ve çarıktır. Çuka ve abadan sonra kıyafetlerde kullanılan yünlü kumaşlar, şal ve şalaktır. Şal; elbiselik, omuz ve boyun için atkı, kuşak ve sarık yapımında kullanılırdı. Şal, keşmir keçisinin yünü ile dokunmuş ve çubuklar arasında resmedilmiş çiçek motifleri ile dikkat çekmekteydi. Ayrıca ipek karıştırılarak da üretilebilmekteydi. Şalak ise, şalın taklidi olup, daha ucuz bir kumaştı (Koçu, 1967: 213-214). Kıyı kesimlerde hafif, iç ve dağlık yörelerdeyse kalın dokumalar kullanılır.

Geleneksel giyimin en özgün örnekleri erkek başlıklarında görülür. Kara şayak ya da puşudan “gugula” denen kukuleta biçimi başlıklar, simgesel bir nitelik almıştır. Başlığın uzun uçları baş çevresinde dolanarak tepede düğümlenir.  Zıpka, aba ve “sabuk” denen çizme ya da yün dolakların da kara oluşu yöre geleneksel giyimine üniforma görünümü verir.

Çok çeşitli ve renkli yöresel kıyafetler geçtiğimiz asrın ikinci yarısından itibaren terk edilip yerlerini modern kıyafetlere bırakmaya başlamıştır. Günümüzde il genelinde yerel kıyafetler değil modern, fabrika ürünü hazır-giyim ürünleri tercih edilmektedir.

Geleneksel Giysiler

Giyim-kuşam insanların ihtiyaçlarına göre şekillenmiştir. Giyinme zorunlu ihtiyaçlar dışında toplumsal, siyasî, ekonomik ve meslekî statünün de bir göstergesi olmuştur. Toplumsal açıdan giyinme biçimi, bir milleti diğer milletlerden ayırmaktadır. Örneğin Osmanlı toplumunda Gayrimüslim kadınların sarı renkte ayakkabı giymemeleri, Müslüman bir kadının dini kuralları gereği, sokağa çıktığında gözleri dışında saçını ve vücudunu örtmesi bu ayırımı doğrulamaktadır (Öztürk, 2015: 10).

Terekelerde geçen üretim maddesi olarak kumaş türleri arasında yünlü, pamuklu ve ipekli dokumalar bulunmaktadır. Yünlü dokumaların başında çuka gelmektedir. Çuka mevcut giysilerin üretim maddesi olması sebebiyle listelerde en çok adı geçen kumaş türüdür. Çuka veya diğer ifadesiyle çuha en kaliteli yünden yapılırdı.

Renk olarak kahverengi, beyaz, yeşil, al ve yanında koyu ve biraz mora çalar kırmızı rengi olan güvezi şeklinde kaydedilmiştir. Bir başka yünlü kumaş olan şalî, Kaşmir keçisinin kılından yahut tiftiğinden dokunmuş çiçek motifleri ile ilgi çeken kumaş türü olması yanında ipek karıştırılarak da üretilebilmekteydi (Öztürk, 2015: 12).

Yünlü kumaşlardan aba, yıkanarak temizlenen ve taranmış yün yapağından kalın bir kumaş cinsi olarak dokunurdu. Pamuklu dokumaların başında keten gelmekteydi. Keten, ismiyle anılan bitkinin liflerinden yapılan bir dokumadır. Pamuklu dokumalardan bir başka kumaş olan bez, beyaz olarak ketenden dokunurdu. Pamuklu kumaş türü olan alaca, kumaş lacivert zemin üzerine sarı çizgili olarak üretiliyordu. İnce pamuklu kumaştan basit bir dokuma tekniğiyle üretilen (astarlık bez) bogası, beyaz ve renkli olmak üzere kalitesine göre birçok çeşide sahiptir. Pamuklu dokumalar arasında son olarak gayrimüslim tüccarın terekesindeki çit zikredilmektedir. Bu kumaş, çiçekli ve şekilli basma yerine kullanılmış zamanla yerini pamuklu kumaş olan basmaya bırakmıştır.

İpekli kumaş olarak; Sâde, düz kadifeye denilmekteydi. Kutnî, çözgüsü ipek, atkısı pamuk ve ipek, eni dar bir kumaş olup bilhassa kadın kaftanı yapımında kullanılmaktadır. Hâre, çözgüsü ve atkısı ipek olup dalgalı görünüşlü sık dokunan bir kumaştır (Öztürk, 2015: 13-14). Seval; ipekli bir kumaş türü olup, genellikle elbise ve gelinlere kuşak yapımında kullanılan bir kumaştı. Altın ya da gümüş telle işlemeli olanlarına telli sevâî adı verilirdi. Canfes; şalvar, mintan ve ferace yapımında kullanılan bir kumaş türü, Atlas ise; üstü ipek altı pamuk olan ve zengin ailelerin kullandığı değerli bir kumaş türüydü (Okuyan, 2003).

Türkiye’nin birçok yöresinde görülen bindallılar, cepkenler ve kadife entariler bu yörede de görülmektedir. Daha çok il merkezinde olmak üzere zenginler tarafından giyilen ipek ve kadife entariler yöreye has motiflerle süslenir. Ekonomik duruma göre altın, gümüş işlemeler göze çarpar.

Eskiden şehirlerde gündelik giysi olarak kadınlarda manusa denilen çizgili, pamuklu, fanusa denilen yünlü ve ipek kadife entariler giyilirdi. Tepelik ve oyalı yemeni başa bağlanırdı. Bu giysiyle sokağa çıkıldığında başa gelen kısma büzgülü ipek, pütü kare çarşaf ve peçe takılırdı. Üç eteğin üstüne Musul çarşaf giyerler. Kenarları 2-3 cm. genişliğinde altın gümüş telle şeritlenmiş, başa kordonla bağlanıp, ucuna altın gümüş toplar, nazar boncuğu yaşlılara felç vurmasın diye bir akik boncuk bulunan peçe ve kıl peçeler takılırdı.

Yatak giysisi olarak; beyaz patiskadan fistolu, kırmalı veya dantelli kurdelalarla süslü gecelik giyilirdi. Hamam giysisi olarak; yaşa, mesleğe ve ekonomik duruma göre: zenginler; altın sırmalı, gümüş telli havlular, üçgen biçimi yaşmaklar, gümüş tas, gümüş nalın, altın ve gümüş kakmalı fildişi taraklar kullanırdı. Fakirler ise; baş tarafı işli ipekli havlular, yaşmaklar ceviz nalın, bakır taslar ve pamuk keten peştamallar kullanırdı.

Sırmalı bohça içinde ikinci beyaz bohçaya sarılmış; gümüş telli sırmalı havlu, yaşmak, altın ve gümüş kakmalı fildişi tarak, gümüş tas, gümüş nalın, kese, sabunluk, hamamda üzerine oturmak için küçük bir halı ve işlenmiş örtü bulunur. Bunun yanında hamamda ipekli ve pamuklu peştamallar da kullanılırdı (http://www.trabzonkulturturizm.gov.tr/TR-57736/giyim-kusam.html).

Cumhuriyet döneminin ilk yıllarından başlayarak kabalaklar ve fesler şapkaya, zıpkalar ve poturlar pantolona, abalar cekete, işlikler gömleğe, çarıklar, sabuklar, çizmeler, yemeniler ayakkabıya dönüştü. Kalçınlar, tozlukar, yelekler, kadife fesler, libadeler, ispareller, eski sandıklara saklandı. Erkek giysilerinin izi bile kalmadı. Kuşak, peştamal ve şalvar gibi kadın giysilerinin son örnekleri yaşlı kadınların sandıklarında bile kalmadı (Gedikoğlu, 2016: 367).

Günümüzde geleneksel kıyafetleri ancak halk oyunları gösterilerinde veya nadiren köy düğünlerinde görmek mümkün olabilir. Eskiden köy yaşamı için hem dışarıdaki işlerde hem ev işlerinde kullanışlı olan ve geleneksel hale gelen bu kıyafetlerin yerini tamamen hazır giyim almıştır. Yüksek köylerde yaşayan yaşlı insanlar bu geleneselliğin belki birkaç parçasını halâ üstünde taşısa da yeni nesiller bu geleneklerden çok uzak bambaşka şeyleri tercih eder olmuştur.

Erkek Giysileri

a) Başa Giyilenler

Başlık (Kabalak): Yörede kukul olarak bilinir. 150-170 cm. uzunluğunda, 24 cm eninde siyah çuha, karamandula veya şayak kumaştan yapılmaktadır. Ortası başa yerleştirilecek şekilde dikilir. Başlığın tepesine bağlı püskülü vardır. Önde 6 cm. eninde, 20 cm. uzunluğunda kaytan işlemesi vardır. Arka tarafında 10 cm’lik bir yırtmaç vardır. Bu yırtmaç kabalağın iyi ve rahat bağlanması için yapılmıştır. Uzun kısımları uç kısmından içe doğru 30 cm. astarlıdır.

Fes: Köy ve şehirlerde giyilen orta kısmı içeri doğru büzgülü yün bir başlıktır.

b) Sırta Giyilenler

Gömlek (lik): Mintan da denilen gömleğin beyaz ipekliden olması tercih edilir Yakası dik manşetlidir. Yaka önden ya da sol yandan açmalı ve düğmelidir. Düğmeler siyah, gömlek bol ve esnek olmalıdır.

Yelek: Zıbın veya zibun da denilen yelek, gömleğin üzerine, cepkenin altına giyilir. Sol omuzdan ve önden asağı doğru bol miktarda düğmelidir, astarlıdır. Yakası ve ön kısmında kenarları kaytanlarla işlidir. Kolların alt kısmında cepleri vardır. Yelek de baslığın yapıldığı kumaştan yapılır.

Cepken (Aba): Yeleğin üzerine giyilen kollu bir abadır yakasız bir ceket şeklindeki abaya “kaput”da denir. Cepken oyun sırasında giyilmez.

Zıpka (Zivga): Zivgaya laz donu da denir. Bacakları dar ve vücuda yapışık şekilde yapılan, arkası körüklü bir çeşit şalvardır. Bacakların ön ve arkası ile diğer ek yerleri kaytanlarla işlidir. Bele uçlarla bağlanır. Zıpka da yeleğin kumaşındandır.

c) Ayağa Giyilenler

Çizme: Yörede sapuk veya salenk olarak da adlandırılır. Mes anlamına gelen uzun konçlu bir kundura çeşididir. Uçları hafif kıvrık ve körüklüdür.

Çarık: Ayakkabı olarak yörede inek derisinden yapılan çarık giyilir. Çarıkların uçları sivri, boğazları açıktır.

Çapula: Demir ökçeli ve alt kısmı demir puntalı kunduradır. Horoncular pek giymezler, giyilirse konçla giyilmelidir.

Çorap: Yünle örülmüş siyah, beyaz ve kahverengi çoraplar giyilir.

Kalçın: Üstüne başka bir şey giymek üzere abadan veya meşinden yapılan çizme şeklinde ayak giysisi. Bu giyildiğinde ayağa çapula giyilir.

Kara Lastik: Trabzon lastiği adıyla bilinir. Kendinden topuklu, birçok renk ve çeşidi bulunan lastik ayakkabı.

Potin: Konçları ayak bileğini geçen bağlı, düğmeli veya yandan lastikli ayakkabı, fotin.

d) Aksesuarlar

Kemer: Yörede sırma silahlık, çerkez kemeri olarak da bilinirSiyah deriden yapılan kemerin ön kısmında bıçakları koymak için üst üste dikilmiş kayış gözleri bulunur. Bu kemerde aşağıya doğru sarkan gümüş işli uçlar vardır. Silah, bıçak, av malzemesi, yağdanlık ve kavlik takılabilir. Yelek üzerinden bele bağlanır.

Kuşak: Bele desensiz büyük kuşak sarılır. Şaldan yapılan kuşağın uçları sarkıtılmaz. Silah kuşağın arkasına sokulur. Genelde şehirliler tarafından giyilir. Kuşağın uç kısımlarında hesap işi, gümüş kırma tekniğiyle yapılmış motifler bulunur.

Hamayil: Gümüşten yapılma, sigara tabakası büyüklüğünde zarif ve süslü kutudur. Üzerindeki islemeler, tarihi camii ve padisah armasıdır. Hamayil, gümüş zincirle birlikte sağ omuzdan sol koltuk altında doğru çaprazlama asılır.

Muska: Üçgen şeklinde olan nuska gümüşten yapılır. Boyuna gümüş zincirle asılır.

Köstek: Sol cebe konulan saate bağlanan, çok sayıda ince gümüş zincirlerden oluşur. Bu zincirlerin diğer uçları sağ üst yakaya tutturulur.

Yağdanlık: Silahı yağlamak için kemere asılan ve içinde yağ bulunan bir kutudur.

Bıçak: Üç çeşit bıçak vardır. Birincisi genelde horon oynayanların taktığı bıçak ki buna kama denir. Ucu sivri 25-30 cm. uzunluğunda, siyah bir kın içinde sol taraftan bele asılır. İkincisi aba üzerine sol omuzdan aşağıya doğru asılan ve hançer biçiminde olan bu bıçağa karakulak veya pala denir. Oluklu ve tek ağızlıdır. Kama gibi kına koyulur. 50-60 cm. büyüklüğündedir. Üçüncüsü Sürmene bıçağı başka bir deyişle çift bıçak, bir kın içinde iki bıçak vardır, birincisi silah olarak kullanılan sivri bıçak diğeri ise gündelik olarak kullanılan bıçaktır.

Kav Torbası (Kavlik): Kav, ateş veya sigara yakmak için çakmak çakarak tutuşturulan maddedir. (Mantar kavı, bez kavı). Kavlik, sigara veya gerektiğinde ateş yakmak için içine kav, çakmak taşı, gazlı bez, pamuk ve çakmak konan siyah meşin, bezden bir torbadır. Kemere asılır.

Kadın Giysileri

Kadın giysilerinde, giyenlerin sosyal konumunu belirleyen biçim ve renk değişiklikleri de görülürdü. Genç kızlar allı, morlu, sarılı, mavili, çiçekli, göz alıcı dokumaları seçerken evli kadınlar ve dullar kırmızı, kahverengi, yeşil gibi daha ağırbaşlı, yaşlılar daha koyu renkli dokumalardan yapılan giysiler giyerdi. Dışardan bakılınca kimin genç kız, kimin gelin, kimin dul kimin yaşlı, kimin köylü, kimin kentli olduğu kolayca anlaşılırdı (Gedikoğlu, 2016: 367).

a) Başa Giyilenler

Yaşmak: Sade ve desenli etrafı pullu örtülerdir. Yaşmağın püsküllüsünü nişanlı kızlar ve yeni gelinler takarlar. Şalpazarı ve Tonya taraflarında üst üste iki örtü sarılmaktadır.

Tepelik/Kukul: Üç ve altı şakaklı altın veya siyah floştan yapılmış tepeliklerin düşmemesi için siyah kaytan üzerine altın dikilerek hazırlanmış, saç bağlarıyla başa bağlanan bir giysidir. Zengin kız ve kadınlarda altın tepeliğin ortası elmaslı, saç bağı altındır. Fakirlerde ise siyah filoştan yapılmış tepeliklerin alın kısmı tek sıra altın, gümüş veya çiçek desenlidir.

Çömber: Yörede başörtü (tülbent), yemeni ve yazma olarak da bilinir. İnce ve seyrek dokunmuş, üzerine kalıpla basılmış, elle boyanmış yaprak ve çiçek motifleri bulunan, etrafı çeşitli renklerde ince boncuk, metalik beyaz pul ve iğne oyalarıyla süslü, başta siyah olmak üzere değişik renklerde olan bez bağlanır.

b) Giysiler

İç Donu: Belde ön ve arka parçayı ayırmak üzere iki yırtmacı vardır. Ön arkaya, arka öne ince bir bağ ile bağlanır. Diz kapağı üstünde lastikle büzülüp, kenarı kırma, fisto ve dantellerle süslüdür.

Üç Etek: Bel kısmı lastikli ve büzgülüdür. Etek kısmı kırmalı, dantelli, fistolu ve kurdelalarla süslüdür.

İçlik – Gömlek: Ketenden el tezgahlarında örülür. El dikişi ile yanlara parça ve kol altına ek parça (kuş) koyulur. Ön kısmı robalı, işli, oyalı ve siyah düğmelidir. Hakim yakalı, uzun kollu veya kısa kolludur. Patiska, ipekli ve pamuklu kumaşlardan da yapılır. Başka bir içlik ise; siyah ipekli kumaştan önü ve omuzları robalıdır. Robalar mavi ve kırmızı işli, önü çiçek desenleriyle süslü ve diğer kenarları motiflerle işli bir çeşit gömlektir. Bunu yaşlılar pek giymez.

Kolçakli İşlik/ Cepken: Gömleğin veya fistanın üzerine giyilen bir çesit cepkendir. Çeşitli göz alıcı renklerden olup uzun kolludur. Ön cephesi, omuzları bilekleri ve dirsekleri genellikle siyah renkli manşetlidir. Bu manşetlerin üzeri Türk motifleri ile süslüdür. Yaşlı kadınlar, sade ve koyu renkli olanları tercih ederler. Buna libadi adı verilir. Kuşak ve peştamalın üzerine serbestçe bırakılır.

Fistan/ Entari: Oldukça uzun ve bolca dikilmiş bir entaridir. Dizlere kadar inen ve dizlerden farbelalı olan fistan, mavi, pembe ve al renklerden oluşan, pazen ve basmadan dikilir. İşlemeli ve işlemesiz olarak giyilir. Genç kızlar ve kadınlar üzerine yelek ve kolçaklı işlik giyerler. Yaşlılar ise “übade” denen bir nevi cepken giyerler.

Yelek: Fistanın üstüne giyilir. Bazen cepken gibi kollu da yapılır. Kırmızı, siyah, bordo, yeşil renkleri esas olmak üzere çeşitli renklerde çiçek, yaprak v.b. desenleriyle süslü olur. Ön parçalar yuvarlatılmış şekildedir. Tam bele inmez, önde kendiliğinden kapanabileceği gibi gizli kanca veya uçkurla içten bele bağlanır. Çeşitli pamuklu bezlerden yapıldığı gibi en makbulü kadife olanıdır.

Libade: Yaşlı kadınların fistan üzerine giydiği, kollu ve işlemesiz, koyu renkli bir yelektir. Kolçaklı işliğin sadesidir Yünlü kumaş ve kalın pamukludan yapılır.

Şalvar: Dizin hemen altına kadar inen sade ve desenli, ince çiçekli bezlerden dikilir. Entari uzunlugunda bir dondur. Genellikle kumaş olarak ipekli, basma ve divitin kullanılır.

Etek: Dizlere kadar iner, uçları farbelalıdır. Çiçekli basmadan ve pamukludan yapılma, çesitli renklidir. Şalvarın üstüne giyilir.

Peştemal/ Oğluk: Bazı yörelerde “dolaylık” olarak bilinir. Köy kadınlarının entarilerinin üzerine, bellerine bağladıkları, genellikle beyaz, kırmızı, enlice çizgili veya kareli peştemaller bağlanır. Her gün iş içinde bulunan kadınların tarlada, mutfakta, yolda, pazarda belinde taşıdığı peştemali oldukça süslü bir giysi olması yanında kadınların çalışırken üst başlarını kirlenmekten koruyan iyi bir önlüktür.

Kuşak (Lahori): Yörede şaldan yapılan kuşakla, fistan veya eteğin üzerine belden bağlanır. Kuşak, sırtında yük taşıyan kadının belinin incinmemesi bakımından bir yastık görevi görür. Yün olan bu kuşaklardan başka, kenarları kaytanlarla süslü ve oldukça püsküllü olan bir çesidi daha var ki, buna “lahori” denir.

Gelinlik kıyafetinin üzerine geleneksel yün kuşak değil ipek kuşak sarılır.

Bel bağı olarak kullanılan kırmızı kuşak, ilin batısında yüksek rakımlı köylerde görülür. Ot biçmeye giden kadınlar oraklarını bel bağının arasına sıkıştırarak taşırlar.

c) Ayaga Giyilenler

Çorap: Yün ve ince sağlam pamuk ipliğinden dokunmuş Fildegoz adı verilen değişik renklerde motiflerle süslü diz kapağının altına gelecek şekilde uzunca örülmüş çoraplar giyilir. Örgü desen ve motiflerine göre değişik adlar alırlar. Örneğin, erik yaprağı, burma, saç örgüsü, yıldız, çiçek ve muska gibi. Değişik renk ve motiflerde örülen bu çoraplara alaca çorap adı verilir.

Kaloş: Tabanının temiz kalması için eskiden potin üzerine giyilen, terlik ayakkabı.

Tozluk: Alacalı çorabın bacağı kapatmadığı yere ve diz kapağında kalan şalvarın altında kalan kısmı kapatmak için yünden, elde örme beyaz renkli kalçında denilen tozluk giyilir.

Çarık: Ayakkabı olarak yörede inek derisinden yapılan çarık giyilir. Çarıkların uçları sivri, boğazları açıktır.

Mes: Üzerine pabuç giyilen, kısa konçlu, hafif ve yumuşak ayakkabı.

Yemeni: Bir çeşit hafif ve kaba ayakkabı. Altı kösele olup değişik renkte deriden alçak topuklu olarak yapılmış ayakkabı giyilir.

Pabuç: Genç kız ve gelinlerin giymiş olduğu entari ve gelinliğin kumaşından sırma ile işli ayakkabı.

Lastik: İlin yüksek rakımlı yerleşimlerinde en yaygın şekilde kullanılan ayakkabı tipi lastik ayakkabıdır. Geçmişte gelin ayakkabısı olarak renkli lastikler giyilirdi.

d) Aksesuarlar

Elmas sürgülü kordonlar, elmas taşlarla süslü kapaklı yuvarlak saatler, altın zincirli ucunda yuvarlak saat şeklinde kapaklı, içine ayet konan nuska (muska) ön ve arka yüzü işlemeli kolye.

Siyah kadife veya zincirle takılan beş yüzlükler (beşi birlik) ortasında binlik altın bulunan kolyeler ve elmas gerdanlıklar. Altın gümüş hasır bilezikler ve kemerler. Kırma gümüş kemerler, elmas gül küpe ve yüzükler.

Kaytan: Bele, peştemalin üzerine bağlanan kaytan, yünden el tezgâhında dokuma 2-3 cm eninde çesitli desenlerle süslü ve uçları püsküllü ve boncukludur. Çantalara, süslü torbalara, kuşakların kenarlarına ve şal peştamala bağ yapılır.

Boncuk ve Lira: Yörede boğaza liralarla birlikte ince sayılabilecek ve çesitli göz alıcı renklerde boncuk bağlarlar.

Bel Bağı: Yünden yapılır. Genelde kırmızı renk tercih edilir. Bele bağlanır, yandan aşağıya sarkıtılır. Günümüzdeki kemer yerine kullanılır. Amaç karın bölgesini sıkı tutmaktır.

Muska-Hamayil: Bogazlarına kadife kumaslardan ellerinde yapma ve ince boncuk süslü muska ve hamayiller asarlar.

Bel gümüşü: Ağasar gelinliklerinde görülür. Bel cıngılı olarak da bilinir. Bele sarılan, üzerinde gümüş paraların bulunduğı bir zincirdir. Gümüş para yerine imitasyon olanları da kullanılır.

Takı Ve Süs Unsurları

Karadeniz uşaği

Alçak bağlar kuşaği

Şaka maka dinlemez

Çeker vurur piçaği

Geleneksel erkek giyiminde hamayil, muska, köstekli saat, bıçak, kama, bele sarılan kuşak, kemer ve kemere takılan tütün ve enfiye kutuları aksesuar olarak değerlendirilebilir. Yine erkeklerin kullandıkları tespihler, özellikle püskülü gümüş veya altın telden işlemeli tespihler değeri yüksek aksesuarlardır.

Eskiden kadınların süs malzemeleri içerisinde önemli bir yeri olan kına, el ve ayak parmakları ile saç boyamak için kullanılırdı. Sadece kadınların da değil, aynı zamanda erkeklerin saç, sakal ve bıyıklarını boyamak için kullandıkları bir süs ve temizlik aracıydı. 19. yüzyılın son çeyreğinde bölgedeki kadınların güzelliklerini korumak amacıyla, allık, sürme ve rastık gibi çeşitli süs malzemesi ve koku kullandıkları anlaşılmaktadır.

Ziynet eşyalarının başında bilezikler gelmektedir. Trabzon hasırı adlı bilezik, dönemin en revaçta olan bilezik türüydü. Bunun yanı sıra Kayseri burması, Halep işi bilezikler de Trabzon’da kuyumcu dükkânlarını süslemekteydi.

Sâde yüzükler olduğu gibi çeşitli kıymetli taşlarla süslenenleri ve işlemeli olanları da vardı. Altın, akik, elmas, pırlanta, zümrüt yüzük türleri de halkın zengin hanımlarının parmaklarını süslemekteydi.

Trabzon ve çevresinde kadınların gerdanlıklarına taktıkları altın liralar, beşibirlikler de önemli zînet/süs eşyaları arasındadır.

Kolye, gerdanlık biçiminde kullanılan, ucunda tek altın ya da boncuk bulunan gerdanlığa boğazlık denir.

Küpeler, halkın ekonomik gücüne göre elmas, zümrüt ve diğer değerli taşlarla süsleniyordu.

Gelinlerin başlarına taktıkları tepelik de sırma ve incilerle donatılırdı. Terekelerde sim tepelik, gümüş tepelik adlarıyla rastladığımız bu zînet eşyası ailelerin ekonomik durumlarına göre çeşitlilik arz ederdi. Yukarıdaki süs eşyalarına ilaveten iğne, broş-iğne, yelpaze, çeşitli yapıda saat, köstek, enfiye kutusu, süs tarağı, kol düğmeleri gibi eşyalara da rastlanmaktadır (Okuyan, 2003: 139-140).